28 Şubat 2016

Nazım Parçaları – İ’tirâf

Safahât’ımda, evet, şi’r arayan hiç bulamaz; Yalınız, bir yeri hakkında: “Hazîn işte bu!” der. Küfe? Yok. Kahve? Hayır. Hasta? Değil. Hangisi ya? Üç buçuk nazma gömülmüş koca bir ömr-i heder!
28 Şubat 2016

Nazım Parçaları – Yemişçi İhtiyar

Sinîn-i ömr-i şedâid-güzîni olmalıdır, Cebîn-i pâkine pîrin bu çîn-i ye’si veren. Elinde tartısı, dûşunda mülk-i seyyârı; Yürür… Önünde mezar, arkasında bin şîven! Zaman olur ki, uzaklarda bir serâb-ı muzî Nümâyişiyle , gözünden geçer hayâl-i vatan; Sönük nigâhını bîdâr ederdi belki […]
28 Şubat 2016

Nazım Parçaları – Bebek Yâhud Hakk-ı Karâr

Bizim Cemîle Ferîde’yle bir sabah gelerek, “Unutma beybaba, akşam birer hotozlu bebek, Getir, kuzum…” dediler. Ben de kızların keyfi Kırılmasın diye reddetmedim şu teklîfi. Kiraz dudaklı, üzüm gözlü, inci dişli, iki Edâlı yosma getirdim. Aman o akşamki, Sevinme hâlini bir […]
28 Şubat 2016

Nazım Parçaları – Hasbihâl

“Mâ medâ fâte; ve’l-mü’emmeli ğaybun, Feleke’s-sâatü’lletî ente fîha.” Büyük bir şâirin düstûr-i hikmettir şu ihtârı; Velev duymuş da olsan yolsuz olmaz şimdi tekrârı: “Geçen geçmiştir artık; ân-ı müstakbelse mübhemdir; Hayâtından nasîbin: Bir şu geçmek isteyen demdir.” Evet, mâzîye ric’at eylemek […]
28 Şubat 2016

Nazım Parçaları – Âmin Alayı

“Gözüm ki kâne boyandı, şarâbı neyleyeyim? Şarâbı neyleyeyim? Ciğer ki odlara yandı, kebâbı neyleyeyim? Kebâbı neyleyeyim? Ne yâre yaradı cismim, ne bana, bilmem hiç! İlâhî, ben bu bir avuç türâbı neyleyeyim? Türâbı neyleyeyim? Âmin! Âmin!” En önde, rahlesi âgûş-i ihtirâmında, […]
28 Şubat 2016

Nazım Parçaları – İstiğrâk

Tasavvur et ki muzlim bir şeb-i ecrâm-ı nâpeydâ: Yatar heybetli âgûşunda dûrâdûr bir feyfâ; Düşen gümrâh için yol bulma yok emvâc-ı zulmetten; Gidilmez… Her adım attıkça bir girdâb olur rehzen; O rîkistâna batmış, çalkanan seyyâh-ı âvâre, Nasıl müştâk ise bir […]
28 Şubat 2016

Nazım Parçaları – Hüsrân-ı Mübîn

Başlattığı gün mektebe, duydum ki, diyordu, Rahmetli babam: “Âdem olur oğlum ilerde.” Annemse, oturmuş, paşalıklar kuruyordu… Âdemliği geçtik! Paşalık olsun, o nerde? Âmâli tezâd üzre giderken ebeveynin , Hep böyle harâb olmada etfâl ara yerde!
28 Şubat 2016

Nazım Parçaları – Tercümedir

Nühüfte kalb-i ketûmunda leyl-i deycûrun, Seninle biz iki âvâre-ser idik gûyâ: Ki tâ ebed kalacak muhtefî nazarlardan, Meğer ki onları etsin lisân-ı subh ifşâ!
28 Şubat 2016

Nazım Parçaları – Tercümedir

Kendi feryâdımdır ancak ses veren feryâdıma… Kimseler yok, âşinâdan büsbütün hâlî diyâr. “Nerde yârânım ?” diyorken ben bülend âvâz ile, “Nerde yârânım?” diyor vâdî, beyâbân, kûhsâr .
28 Şubat 2016

Nazım Parçaları – Gül, Bülbül

Konduğu her gusn-i ter minberidir bülbülün, Zemzeme addettiğin hutbesi, faslu’l-hitâb. Reng-i hakîkat nedir, fark eden ebsâr için, Goncada matvî duran her varak ümmü’l-kitâb.
28 Şubat 2016

Nazım Parçaları – Bu Da Bir Mezar Taşı İçin Yazılmış İdi

Yâ Rab ne hatîbdir ki makber: İnsanlara en derin meâli, Bir vahy-i bülend kudretiyle Telkîn ediyor lisân-ı hali! Ondan da alınmıyorsa ibret, Yok bir daha almak ihtimâli! Binlerce vücûd-i nâzenînin Bir servi hayâl-i yâl ü bâli. Binlerce ser-i semâ-güzînin Bir […]
28 Şubat 2016

Nazım Parçaları – Şâir Huzûrunda Münekkid

Düzer yâve-gû bir herif, bir gazel: Müeddâ perîşân, edâ mübtezel . Tabî’î o gâyetle parlak bulur; Okur, dinletir, söyletir, gaşy olur. Biraz sonra bastırmak ister, fakat, Sakın olmasın der ufak bir sakat. Büyük, muktedir bir münekkid arar, Nihâyet zarîfin birinden […]
28 Şubat 2016

Nazım Parçaları – Bir Resmin Arkasına Yazılmış İdi

Kiminin yâd-ı ihtirâmı kalır, Kendi gittikte cânişîni olur; Kiminin bir yığın meberrâtı , Toplanır, heykel-i metîni olur; Kiminin de olanca hâtırası, Böyle bir sâye-i hazîni olur!
28 Şubat 2016

Nazım Parçaları – Bir Mezar Taşına Yazılmış İdi

Şu fânî zindegâniyle hayât-ı câvidânînin , Telâkî-gâhıdır makber denen son menzil-i ârâm. Hayat ölmekle bitmiş olsa bir şey anlaşılmazdı; Evet, bir ömr-i sânî var: Değil hilkat abes mâdâm . Sen ey gâfil beşer, âlemde bir te’mîn-i istikbâl Edeydim, der çekersin […]
28 Şubat 2016

Nazım Parçaları – Ressam Haklı!

Bir zaman vardı ya târîh-i mukaddes modası… Yeni yaptırdığı köşkün büyücek bir odası, Mutlaka eski tesâvîr ile ziynetlensin, Diye, ressam aratır hayli zaman bir zengin. Biri peydâ olarak, “Ben yaparım” der, kolunu Sıvayıp akşama varmaz, sekiz arşın salonu Sıvar amma […]
28 Şubat 2016

Köse İmam

– Kardeşim Ali Şevki Efendi Hoca’ya – İlmi az, görgüsü çok, fıtratı yüksek bir imam Tanırım ben, ki hayâtında tanıtmıştı babam. “Kim bilir; şimdi ne âlemde benim şanlı Köse’m; Görmedim üç senedir, bâri gidip bir görsem…” Diyerek, dün gece güç […]
28 Şubat 2016

Mahalle Kahvesi

Kardeşim Hüseyin Avni’ye “Mahalle kahvesi!” Osmanlılar bilir ne demek? Tasavvur etme sakın “Görmedim nedir?” diyecek. Dilenci şekline girmiş bu sinsi cânîler, Bu, gündüzün bile yol vermeyen, harâmîler, Adımda bir dikilir, azminin, gelir, önüne… Zavallı yolcunun artık kıyar bütün gününe! Evet, […]
28 Şubat 2016

Dirvâs

Derler ki: Ümeyye’den Hişâm’ın Devrinde, yakınlarında Şâm’ın, Üç yıl ekin olmamış kuraktan. Can kaydına düşmüş artık urban . Her hayme mezâr olup kapanmış: Altında beş on kadîd uzanmış! Bakmış ki meşâyih-i kabâil : Sıyrılmayacak bu derd-i hâil; Bir karyede toplanıp, […]
28 Şubat 2016

Bir Mersiye

(Henüz, ondokuz-yirmi yaşlarında iken, bu cihân-ı zulmete vedâ ederek, âlem-i nûrânûr-ı dîdâra yükselen yâr-i cânım Hilmi hakkında) Nihâyet oldu nazardan nihân o nûr-i mübîn, Peyinde kaldı ufuklarda bir hayâl-i defîn ! Zevâl, o emr-i tabî’î kemâle derpeydir: Fezâda yükselen encüm […]
28 Şubat 2016

Cânan Yurdu

Eyvâh, ıssız diyâr-ı dilber … Her hatvesi bir mezâr-ı muğber! Uçmuş da içindeki terâne Kalmış sessiz bir âşiyâne. Yer yer medfûn durur emeller… Gûyâ ki kıyâm-ı haşri bekler! Yâ Rab! Niye böyle bir yığın hâk Olmuş yatıyor o buk’a-i pâk? […]
28 Şubat 2016

Ezanlar

“İhtilâf-ı metâli’ sebebiyle küre üzerinde ezansız zaman yoktur.” Zaman geçmez ki yüz binlerce kalbin vecd-i sekrânı , Zeminden yükselip, göklerde vahdetzâr-ı Yezdân’ı Ararken, dehşet-âkîn etmesin bir sayha vicdânı. Ne lâhûtî sadâ “Allâhu ekber!” sarsıyor cânı… Bu bir gülbank-i Hak’tır, çok […]
28 Şubat 2016

Kocakarı İle Ömer

Üstâd-ı necîbim Ali Ekrem Bey’e Yok ya Abbâs’ı bilmeyen, kimdi?.. O sahâbîyi dinleyin, şimdi: Bir karanlık geceydi pek de ayaz… İbni Hattâb’ı görmek üzre biraz, Çıktım evden ki yollar ıpıssız. Yolcu bir benmişim meğer yalnız! Aradan geçmemişti çok da zaman, […]
28 Şubat 2016

Hürriyet

– İki gün sonra – Beyaz entârisiyle kar gibi kız, Sanki Cennet’ten inme zâde-i hûr; Ya seher-pâredir ki perrandır Dûş-i nâzında bir sehâbe-i nûr. Kuşanıp bir nitâk-ı hürriyet Geziyor hâk-dânı dûrâ-dûr! Hâledâr eyleyince bedri şafak Bu kadar dil-nişîn olur ancak. […]
28 Şubat 2016

İstibdâd

Kardeşim Midhat Cemâl’e Yıkıldın, gittin amma ey mülevves devr-i istibdâd, Bıraktın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yâd! Diyor ecdâdımız makberlerinden: “Ey sefîl ahfâd , Niçin binlerce ma’sûm öldürürken her gelen cellâd, Hurûş etmezdi, mezbûhâne olsun, kimseden feryâd? Otuz milyon ahâlî […]
28 Şubat 2016

Acem Şâhı

“Be-merdî ki mülk-i serâser zemîn Niyerzed ki hûnî çeked ber zemîn.” Sa’dî Gürz-i girân-ı zulmünü ey kanlı nâsiye; Eyvân-ı zer-cidârına as ziynetin diye! Al kanlı bir kefenle donat hayme-gâhını, Canlarla yak meşâil-i mâtem-penâhını! Makberlerin hufeyre-i muzlim-dehanları , Dendân-ı gayz u […]
28 Şubat 2016

Kör Neyzen

Elinde, nevha-i mâtem kadar acıklı sadâ Veren bir eski kamış; koltuğunda bir yedici; Şu kör dilenci, bakardım, olunca nâle-serâ , Durup da merhameten dinleyen gelip gidici, Önünde boynunu bükmüş zavallı keşkülüne , Atardı beş para, onluk değilse bâri yine. Kırık […]
28 Şubat 2016

İnsan

“Ve tez’umu enneke cirmun sağîrun, ve fike’ntave’I âlemu’l-ekber” Hazreti Ali Haberdâr olmamışsın kendi zâtından da hâlâ sen, “Muhakkar bir vücûdum!” dersin ey insan, fakat bilsen… Senin mâhiyyetin hattâ meleklerden de ulvîdir: Avâlim sende pinhândır, cihanlar sende matvîdir : Zeminlerden, semâlardan […]
28 Şubat 2016

Seyfi Baba

Geçen akşam eve geldim. Dediler: – Seyfi Baba Hastalanmış, yatıyormuş. – Nesi varmış acaba? – Bilmeyiz, oğlu haber verdi geçerken bu sabah. – Keşke ben evde olaydım… Esef ettim, vah vah! Bir fener yok mu, verin… Nerde sopam? Kız çabuk […]
28 Şubat 2016

Azim

Sa’dî, o bizim Şark’ımızın rûh-i kemâli, Bir ders-i hakîkat veriyor, işte meâli: “Vaktiyle beş on kâfile sahraya dizildik; Gündüz yürüdük hep, gece bir menzile geldik. Çok geçmedi, baktım, bir adam hâsir ü hâib Koşmakta… Meğer eylemiş evlâdını gâib . Bîçâre […]
28 Şubat 2016

Merhum İbrâhim Bey

(İbrâhim Bey merhum ki tabâbet-i baytariye ulemâsındandır, hâk-i pâk-i Şark’ın yetiştirdiği nevâdir-i irfân ü fazîletin biridir. Merhumu yakından tanıyanlar dört sene evvelki fecîa-i irtihâlinin millet için ne elîm zıyâ’ , hükûmet için ne azîm bir hacâlet olduğunu teslimde tereddüt etmezler. […]
Web Design BangladeshWeb Design BangladeshMymensingh